“M3gan”da bir dedektifin suçlu kahkahası onun (ve bizim) hakkında çok şey anlatıyor

Shib

Global Mod
Global Mod
Conan O’Brien ile yakın zamanda yaptığı bir podcast’te, stand-up Bill Burr, haberlerdeki veya filmlerdeki en korkunç şeyler (saldırı, ölüm, yangın) karşısında nasıl gülmekten kendini alamadığını anlattı. İncinmiş bir ses tonuyla sordu: Ben sadece korkunç olayların patlamasıyla inleyip hıçkırarak mı ağlayacağım? Bununla birlikte, konuşmanın bir video klibinde, O’Brien’ı boşver Burr, itiraftan rahatsız görünüyordu. Ama ya birçok insanın yaşadığını ve kabul etmek istemediklerini yüksek sesle söylerse?

Mizah sadece bir başa çıkma mekanizması değildir. Günlük hayatla o kadar iç içedir ki trajik durumlardan kolayca ayrılamaz.

Ya kulağı kopan bir çocuğa gülmek sadece büyük bir Guignol komedisi değil, aynı zamanda aşırı bir duruma, işi muhtemelen onu cinayete ve kargaşaya davet eden bir kişinin gerçekçi bir tepkisiyse? sıradan kabul?

Büyük sanatın bize söylemeye devam ettiği şey, gülmek ve ağlamanın o kadar da farklı olmadığı, her ikisinin de gerilimi serbest bıraktığı ve kolayca birbirine karıştığıdır.

“Breaking Bad”de Walter White, unutulmaz bir çaresizlik anında evinin emekleme alanında hıçkırıklara boğulur ve bu, evin içinde yankılanan rahatsız edici kıkırdamalara dönüşür. Orijinal Texas Chain Saw Massacre’ın sonunda, son kız Sally Hardesty, gözyaşları ve çığlıklarının yerini sinirli kahkahalara bıraktığı bir kamyonetin arkasına sürünerek maskeli bir katilden kaçar.

Duyguların bu şekilde karışması yüzyıllar öncesine, en azından Shakespeare’in “M3gan”ı sert ve zevkli gösteren Elizabeth dönemi absürt korku komedisi “Titus Andronicus”a kadar gider. Başlık karakteri, oğullarının kesik kafalarını kendi kopmuş eliyle (Google it) gönderdikten sonra güldüğünde, Globe’daki bilet alıcıları sırıttı mı? Ya Titus’un kardeşi mantıklı bir şekilde “Neden gülüyorsun? Bu saate sığmıyor.” Yanıt deli, bitkin ya da ikisinin arasında bir şey olarak oynanabilir: “Akacak başka gözyaşım yok.”
 
Üst